24 Aralık 2011 Cumartesi

içindeki sen

Kalabalıklara dahil olup sürü halinde hareket etmek insanı şuursuzlaştıran en kuvvetli uyuşturucu belki de. Kişinin yalnızlığını - hakiki yalnızlığını farketmesinin önüne geçtiği için de kesinlikle en zararlı olanı.

Ne yazık ki insan ancak zahiren yalnız kaldıktan sonra içine dönmeyi, Yunus'un dediği "içeri" olan "ben"i aramayı akıl ediyor.

Kaç nesiller geldi geçti yalnızlığını şu dünya hayatında tanıyamadan, bilemeden... Ilk defa kabir hayatında tanışık olmak ne kadar kötü bir "dost"la, bütün bir 70 yıl boyunca içinde taşıdığın "şey"i farkedememek.

Günümüz insanı hem daha şanslı hem de daha şanssız bu anlamda.

Şanslı çünkü, modern iletişim yolları yalnızlığını tanıyabilmiş olanlara yalnızlıklarını paylaşma imkanı sunuyor, başkalarının yalnızlıkları ile hasbihal etmek artık çok daha kolay.

Şanssız çünkü, tanıyamamış olanların - varlığından bihaber olanların yalnızlıkları büyüyor, anlamlandıramadıkları kalabalıklar içinde kalıyorlar, kalabalık arttıkça yalnızlıkları da büyüyor.

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Münir Derman'ı kendi sesinden dinleyelim

Oruç hakkında Sevgili Münir Derman'ın görüşleri

Oruç, insan ruh ve maddesinin İlâhi banyosudur. Oruç, vehleten aç durmak gibi gelir insana. Aç durmakla ceset zevk duyarsa, oruç’un manası ortaya çıkar… Açlıktan sıkıntı duymak, hakiki oruç mana ve mefhumunun dışındadır. Oruç, ceset ile ruh tevhidini husule getirmektir.

Mukaddes Kur’ân-ın Bakara Suresi’nde 183 üncü âyet yani Allah sözleri diyor ki: “Ey iman edenler”. Buradaki iman edenler, kainatta aczini bilerek gaybe inananlar demektir. Gaybe inanmak çok güç, çok zor bir başarıdır, insan oğluna…

Mantık ve havas’a hitab etmeyen şeylere inanmak çok müşkül bir iştir. (Bu oruç ile ta ki günahlardan korunasınız.) (Oruç size yazıldı, nasıl ki sizden evvelkilere yazılmıştır…) Kulun Allah’a karşı olan şükrünü ifa etmemesi ve bunda devam etmesi edeb dışı bir iş olur ki buna günah derler.

Günahın cezasını Cenab-ı Hak kulun kendine bırakmıştır. Günah, inkar ve red hududuna girerse, küfürdür. Küfürün cezası ise, Allah tarafından verilir… İnsanda bütün İlâhi esmalar tecelli ettiği için, şükrün ifasının tehiri, esmaları zedeler… İnsan böylelikle, kendi kendini zedelemiş olur.

Yukarıdaki söylediğimiz emir ile oruç, Allah’a inananlara farz olmuştur. Emirde (Yazıldı) kelimesi ile büyük bir incelik ve hikmet ifade edilmiştir… (Yazıldı) kelimesinde “sizin canlılığınız, ruhunuz ve maddeniz bir murad ve halk edildi. Ve ona lüzumlu olan şeyler de, evvelce Âyetullah ve Sünnetullah ile tayin edildi” manası gizlidir.

Ramazan hakkında sevgili Münir Derman'ın görüşleri

Ramazan: Kur'anı Kerim bu mübarek ayda lâhud âleminden inmeye başladı. Burada (Lâhud) ve (inmek) ne demektir, bunu kuru kelime olarak anlama. Anlayanı bul öğren... Hicretin ikinci yılında, kıblenin Kudüs'ten Kabe'ye dönüşünden bir ay sonra oruç emrolunmuştur.

Orucun bu ayda edası şarttır. Oruç bir îbadetdir. Bu bakımdan hergün niyet lâzımdır. Niyet müddeti bütün gecedir. Güneş doğduktan sonra sahih değildir. Niyet edip gündüz çıldıran veya bayılan kimsenin orucu şahindir. Oruç bir sırrı batındır. Oruç yemenin günahı tövbe ile sakıt olmaz. Muhtacı kefarettir. Kefaret orucu amelen farz, itikaden farz değildir. Her türlü günahın cezasını Cenabı Hak kulun kendine bırakmıştır. Günah inkâr ve red hududuna girerse küfürdür. Küfrün cezası Allah tarafından verilir. Yani cezası evvelden bellidir. İnsanda bütün esmalar tecelli ettiğinden günah, esmaları zedeler.

İnsan böylelikle kendi kendini zedelemiş olur. Yalan, Gıybet, Küfretmek, Hiddet orucun mahiyetini zedeler. Akşama kadar aç durmuş olunur. İftarı abdestli ve helâl lokma ile yapmalıdır. Oruç, insan ruh ve maddesinin ilâhi banyosudur. Cesed ile ruh tevhidini husule getirir. Oruçta İhlas sûresinin engin hududu içinde düşünülürse, insanın tek oluşu ve Hakk'dan bir parça olduğunu fiilen ikrar vardır. Orucu bozan şeyler hep ruha aittir. Cesede değil... (Orucun mükâfatını bizzat ben vereceğim) diyor Rabbül Alemîn. Diğerlerini kim veriyor? Hâşâ başkası mı...

Onu söylersem kibre girer ve utanmanın son basamağına inersin veyahut çıldırırsın... Ama gel kulağına söyleyim: Resulü Ekrem 9 ramazan oruç tutmuşlardır. İğne, kulağa ilâç, yaraya ilâç, bunlar orucu bozmaz. Cesedi ile birlikte olanlar için söylenmiştir, imamı Azam'a göredir bu söz. İmamı Yusuf imamı Muhammed'e göre orucu bozmaz. Bunlar fetva değildir. Orucu bozan şeyler hep ruha aittir, cesede değil.

31 Temmuz 2011 Pazar

It's a simple mistake to make, to create love and fall.

While some others see gloom in this particular song I find the very peace and serenity, irrevocable tranquility. There have been moments like this in my life before and "we" overwhelmed them as as well.

I'm quite familiar with you, we handled your predecessors and we can handle you too.

"Despair is for people who know, beyond any doubt, what the future is going to bring.
Nobody is in that position.
So despair is not only a kind of sin, theologically, but also a simple mistake, because nobody actually knows.
In that sense there always IS hope."





Think for yourself you know what you need in this life
See for yourself and feel your soul come alive tonight
Here in the moment we share, trembling between the worlds we stare
Out at starlight enshrined, veiled like diamonds in..

...time can be the answer, take a chance, lose it all
It's a simple mistake to make to create love and to fall
So rise and be your master you don't need to be a slave
Of memory ensnared in a web, in a cage

I have found my way to fly free from the constraints of time
I have soared through the sky seen life far below in mind
Breathed in truth, love, serene, sailed on oceans of belief
Searched and found life inside, we're not just a moment in time...

....can be the answer, take a chance lose it all
It's a simple mistake to make to create love and to fall
So rise and be your master you don't need to be a slave
Of memory ensnared in a web, in a cage

10 Haziran 2011 Cuma

Allah ve Resul'unun tavsiye ettiği gıdalar

Selâm!

Nerden elime geçtiğinden tam emin olamadığım bir dergiyi atmak üzereyken içinde bu bilgilere rastladım. Editör hadislere ne yazık ki kaynak belirtmemiş ama yine de bir kenarda durmasında fayda var, belki ilerde teyit edebileceğimiz bir kaynak elimize geçer.



  •     Acve, cennet meyvesi gibidir. O, zehirlenmeye şifadır. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem (Acve: Medine'de yetişen bir hurma türü)
  •     Rabbin bal arısına vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve yaptıkları kovanlardan evler edin!"  "Sonra bütün meyvelerden ye ve Rabbinin kolay kıldığı yollara koy.» İçlerinden çeşitli renklerde bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz ki, bunda düşünen bir topluluk için büyük bir ibret vardır." - Nahl - 68, 69 
  •     Sizlere şu çörekotunu tavsiye ederim. Zira bunda ölümden başka bir çok hastalık için şifa vardır. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Ey Ayşe, çorba pişirdiğin zaman kabağını bol koyunuz. Zira kabak üzüntülü kimsenin gönlünü güçlendirir. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Ayva göğüsteki sıkıntıyı, ağırlığı giderir, kalbi ferahlatıp kuvvetlendirir. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Yaylada otlayan genç devenin sütü, sindirim bozukluğu olan kimseler için şifadır. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     İnek sütüyle tedavi olunuz. Çünkü ben yüce Allah'ın bunda şifa yarattığı kanaatindeyim. Zira inek her çeşit ottan otlamaktadır. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Hayvanlarda da sizin için gerçekten bir ibret vardır. Onların karınlarındakilerden size içiriyoruz ve sizin için onlarda hem birçok yararlar vardır, hem de etlerinden yersiniz. - Mü'minun - 21
  •     İneğin sütü şifa, sütünden meydana gelen yağı deva, eti ise derttir. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Et, dünya ve ahirette yiyeceklerin efendisidir. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Ebu Cafer (r.a.), "Resulullah - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem, susam yağını burnuna ilaç olarak damlatırdı" demiştir.
  •     Sizlere sinameki ve sennutu (tereyağı, bal ve kimyon) tavsiye ederim. Zira bunlar ölümden başka her derde devadır. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Orada kendilerine, katkısı zencefil olan içecekle dolu bir kaseden içirilir. - İnsan - 17
  •     Sirke ne güzel bir katıktır. Allah'ım sirkeyi bereketlendir. Zira sirke benden önceki peygamberlerin de katığı idi. İçinde sirke bununan ev katık sıkıntısı çekmez." - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Her kim kalbinin rahat çalışmasını isterse incir yemeye devam etsin. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Zeytinyağı yiyiniz ve onunla yağlanınız. Zira o, mübarek bir ağaçtan meydana gelmektedir. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Sizlere yaş mantarın suyunu tavsiye ederim. Zira o, ilahi bir kudretle kendilinden biten bir bitkidir. Suyu göz hastalığına şifadır. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem
  •     Evlerinizi zaman zaman akgünlük, yavşan, kekik ve gelin çiçeği gibi güzel kokulu otlarla tütsülendiriz. - Hz. Muhammed, sallallahü aleyhi vessellem

20 Mayıs 2011 Cuma

Hadis, Güzel Ahlak

"Mizana ilk konulacak amel, güzel ahlak ile cömertliktir."

"Siz insanlara mal ile yardım edemezsiniz. Çünkü buna malınız yetmez. Bu yüzden hiç değilse insanları güler yüz ve güzel ahlakınız ile hoşnut etmeye bakınız."

"Sirke nasıl balı bozarsa kötü ahlak da ameli öyle bozar."

"Kendisinde şu üç meziyet veya bunlardan biri bulunmayan kimsenin ameline değer vermeyiniz:
  • Kendisini isyandan alıkoyacak olan takva ve Allah korkusu.
  • Kötüye karşı susması, hilm, yumşaklık.
  • İnsanlarla birarada geçimini sağlayacak huy."
"Güneş nasıl donmuş olan suyu eritirse, güzel ahlâk da günahları öyle eritir, siler."

"Güzel ahlâk kişinin saadetindendir."

"Bereket, güzel ahlâktır."

"Kul, ibadeti zayıf olduğu halde güzel ahlâkı sayesinde ahiretin yüksek derece ve şerefli konaklarını elde eder."

`Hz. Muhammed`, `sallallahû aleyhi vessellem`

23 Şubat 2011 Çarşamba

Sultan II. Abdulhamid'in Theodore Herzl'e cevabı

Aşağıdaki yazıyı, Theodore Herzl'in günlüklerinden alıntılayan, (Almanca'dan İngilizce'ye çeviren Marvin Lowenthal) Mustafa Armağan'ın 'Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2' adlı kitabından alıntılıyorum.

In the evening Nevlinski returned from Yildiz Kiosk with a long face and bad news.

Her ordered only a half-bottle of champagne -en signe du deuil- and told me in two words: "It's all off! The great lord will not hear of it!"

I took the blow bravely.

"The Sultan told me: If Mr. Herzl is your friend in the same measure as you are mine, then advise him not to go a single step further in the matter. I can not sell even a foot of land, for it does not belong to me but to my people. They have won his Empire and fertilized it with their blood. We will cover it once more with our blood, before we allow it to be torn from us. Two of my regiments from Syria and Palestine allowed themselves to be killed to a man at Plevna. Not one of them yielded; one and all remained, dead, upon the field. The Turkish people own the Turkish Empire, not I. I can dispose of no part of it. The Jews may spare their millions. When my Empire is divided, perhaps they will get Palestine for nothing. But only our corpse can be divided. I will never consent to vivisection."

I was touched and moved by the truly lofty words of the Sultan, although for the time being they put an end to all my hopes. There is a tragic beauty in this fatalism which foresees death and dismemberment, yet this fights to the last breath, if only through passive resistance.

Türkçe'ye mealen şöyle çevirebilirim:

Akşamüstü Nevlinski, Yıldız Köşk'ünden asık bir surat ve kötü haberlerle döndü.

Sadece yarım şişe şampanya sipariş etti ve bana iki cümle söyledi: "Hepsi bu kadar... Büyük hükümdar bu konuyu daha duymak istemiyor.

Bu darbeyi cesurca göğüsledim.

"Sultan bana: Eğer Bay Herzl ile sizinle aramızda olan gibi bir arkadaşlığınız varsa o zaman ona tavsiye edin ki; daha bu mesele üzerine bir adım dahi atmasın. Ben bir karış toprak dahi satamam, çünkü bu topraklar benim değildir, bu millete aittir. Onlar bu imparatorluğu kazandılar ve onu kanları ile suladılar. Biz de, onun bizden koparılmasına müsaade etmemek için bir kez daha kanlarımız ile sulayacağız. Suriye ve Filistin'den alaylarımın ikisi Plevna'da son adama kadar çarpıştılar. Hiç biri teslim olmadı. Tümü bu topraklar üzerinde can verdi. Türk imparatorluğunun sahibi, Türk milletidir, ben değil. Hiç bir parçasından vazgeçemem. Yahudiler milyonlarını saklasınlar. Ülkem bölündüğü zaman, belki Filistin'i bedavaya elde edebilirler. Ama yalnızca bizim cesedimiz parçalanabilir, canlı canlı vücudumuz üzerinde oynanmasına asla müsaade etmeyeceğim."

Sultan'ın bu yüce sözleri bana dokundu ve etkilendim; her ne kadar bu sözler o an için tüm umutlarımı yerle yeksan etse de. Bu kadercilikte trajik bir güzellik vardı ki; sonu ve parçalanmayı önceden gördüğü halde yine de son nefesine kadar çarpışmayı göze alıyordu. Keşke bu direniş pasif bir şekilde olsaydı.

18 Şubat 2011 Cuma

How To Fight Loneliness


bavulları hep toplu durmalı insanın...
bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...
ihanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
yalnızlığa alışmalı...
çünkü “omuz omuza” günlerin vakti geçti.
dayanışma, günümüzün borsasının değer kaybeden hisse senetlerinden biri artık...
bireyin keşif çağı, geride kırık dökük yalnızlıklar bıraktı.
terörün bile bireyselleştiği çağdayız.
zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil;
zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır...
işte o yüzden alışmalı yalnızlığa...
sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan...
güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı...
hüzünlü bir şarkıyla paylaşılan gecelerde başını dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli...
sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...
romanlardan, yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...
“yalnızlık paylaşılmaz/paylaşılsa yalnızlık olmaz” dizeleriyle başlamalı güne...
telesekretere “şu anda size cevap verebilecek kimse yok! ” denmeli,
“belkide hiç olmayacak...” cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...
oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.
haklılığın onuru yaşatır insanı...
susmanın utancı öldürür...
o yüzden en sessiz gecelerde “doğruydu, yaptım” la teselli bulmalı insan.
feryada komşuların yetişmemesine,
soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı...
kendiyle hesaplaşmaya çalışmalı...
gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye,
kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır olmalı...
hep başını alıp gidebilecek kadar cesur,
ama hep kalıp savaşacak kadar gözüpek olabilmeli...
sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...
yollarla barışmalı...
yalnızlığa alışmalı...

can dundar

8 Şubat 2011 Salı

Hadis

  • İslâm, güzel ahlâktır.
  • İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez. 
  • Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
  • İnsanların peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: "Utanmadıktan sonra dilediğini yap." sözüdür.
  • Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.
  • Mümin, bir yılanın deliğinden iki defa sokulmaz.
  • Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi; sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.
  • İman yetmiş küsür derecedir. En üstünü "La ilahe illallah" sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.
  • Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir. 
  • İki göz vardır ki cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.
  • Başkalarına zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur. 
  • Hiçbiriniz kendisi için istediğini kardeşi için istemedikçe iman etmiş olamaz.
  • İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.
  • Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. Mümin ise, insanların canları ve malları konusunda kendisinden emin olduğu kimsedir. 
  • Birbirinize buğz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah'ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
  • Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb diye yazılır.
  • Kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.

4 Şubat 2011 Cuma

Hadis

Resulullah sallallahü aleyhi vessellem bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:

Üç kişiye acıyınız;
  • Zenginlikten fakirliğe düşene,
  • İtibarlıyken itibarını kaybedene,
  • Cahiller içinde kalan âlime.

2 Şubat 2011 Çarşamba

Total eclipse of the şom ağız

Şu dünyada 'olmaz olmaz' dememek lazım hakikatten :) Twilight'çi 'emo' gençlik ile o kadar dalga geçtim ki, Sendit sağolsun, Picture of Dorian Gray'i beklerken, heyecanla açtığım kutunun içinden Eclipse çıktı bugün. (Stephenie Meyer'in bir diğer romanı)

Sağolsunlar tasarımını da öyle bir yapmışlar ki, fantasy shop'tan alınmış bir paket gibi. Kutuyu ilk defa açtığım yer olan otobüste beni zor durumda bıraktı :)

7 Ocak 2011 Cuma

Buried

Buried, sıradışı senaryosu ile öne çıkan minimal bir film. Beni bu yazıya yazmaya iten bir kaç nedenden biri bu.

Spoiler vermeden devam ederek konuyu biraz açmak gerekirse, Irak'ta tır şoförlüğü yapan Paul Conroy'un yolu kimliği belirsiz kişilerce kesilir ve kaçırılır. Uyandığında kendisini yandaki posterde görebileceğiniz bir tabutun içinde bulur ve kahramanımızın kurtuluş mücadelesi başlar.

Filmi farklı kılan unsurların başında, istisnasız tüm filmin bu tabutun içinde geçmesi geliyor. Bu, seyirciye şimdiye kadar hiç hissetmediği farklı bir tecrübe yaşatıyor. Bu yüzden kapalı mekan korkuları olanların filmi izlemeden önce iki defa düşünemeleri faydalarına olacaktır.

Çekimleri 17 günde tamamlanan, toplam tahmini bütçesi 3 milyon dolar civarı olan filmin başrolünde Ryan Raynolds var, oldukça iyi bir performans izliyoruz kendisinden, Oscar adaylığına kesin gözüyle bakıyorum. Raynolds, aynı zamanda filmde yüzünü gördüğümüz yegane oyuncu. 

Spoiler vermeden devam ederek son ekleyebileceklerim; film minimal yapısı ile Phone Booth ile benzerlik gösteriyor, ancak senaryosu kesinlikle daha özgün. Ve en önemlisi, üzerimde en son Funny Games'i izlerken hissettiğim bir gerginlik ve senaryo yazarlarına karşı sinir hali oluşmasına neden oldu. Bu anlamda, sizi psikolojik olarak geren ve yoran bir film.

Buried, cliché'lerden sıkılanlar için güzel bir alternatif olabilir, sinirlerinin ne kadar gerilebildiğini ölçmek isteyenlere tavsiye ediyorum.