22 Aralık 2010 Çarşamba

Nokta

Çok uzun zamandır buraya yazmıyorum. Kısmen son zamanlardaki yoğunluktan (cliché as it sounds) kısmen de, blog'a dair oryantasyon kaybından kaynaklanan motivasyon eksikliğinden. Tahmin ettiğiniz gibi devam etmiyor ama bu yazı, başlıkta "nokta" yazmasının nedeni blog'a son verdiğim için değil, "nokta" hakkında bir şeyler söylemek istediğim için. Şu her cümlenin sonunda kendine yer bulan, bir kaç pikselin birleşmesinden oluşan şekilden bahsetmiyorum lakin, çünkü o bir daire.

Gerçek anlamda "nokta", (bilimsel manâda) hiç bir şekilde alanı, hacmi ve kütlesi bulunmayan bir "işaret". (Thank you Captain Obvious) Bu bağlamda aslında "nokta" dediğimiz şey, tamamen bir varsayım. Uzun lafın kısası, "aslında yok". Bazı şeylerin işlemesi için biz "varsayıyoruz". Peki en son orta okulda öğrendiğimiz "peki bu gerçek hayatta ne işimize yarayacak?" bilgisini niye yazdım? Çünkü bir benzerliğe dikkat çekmek istiyorum.

"Allah-ü teala bana açıkça gösterdi ki, kendisinden başkasının ne zahirde, ne batında varlığı yoktur. Yalnız var sanılır" diyor, Niyazi Mısri

Uzayda bir yere işaret etmek için, bu "varsayıma" muhtaç kalıyoruz. Adına "nokta" diyoruz. Gerçek hayatta, insan için de birebir böyle. Yine nokta üzerinden devam edelim. 

Pozisyon ve konum itibariyle, bakıç açımıza göre "farklı yerlerde" gördüğümüz iki nokta düşünelim. A ve B. 

.A                           .B                   Bu iki nokta birbirinden farklı ve uzak görünüyor öyle değil mi? 

(Ki bunların tamamen varsayım olduğunu tekrar hatırlatıyorum, aslında A da yok, B de) Peki, düzlemi 90 derece sağa veya sola çevirsek ne görürdük? (Zihninde çevirmekte zorlananlar olabilir, şöyle kolaylaştıramaya çalışayım, monitöre yandan baktığınızı hayal edin) A ve B noktalarının tamamen üst üste olduğunu, kısacası "A'nın da B'nin de üst üste geldiğini, aynı şey olduğunu "aslında bir olduğunu" görürdük. 

Demek ki aslında tamamen bizim varsayımımız olan (var olmayan) A ve B'yi farklı görmemize, "bakış açımız" neden oluyor. Başka bir perspektifden "bir" görünebiliyor.

Ancak yine de yetmez. (- ama evet) Bu A ve B zannından da kurtulmalıyız. 

"Onların birçoğu zandan başka bir şeye uymaz. Zan ise haktan hiç bir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz ki, Allah onların ne yaptıklarını bilir."  Yunus - 36

Zan ortadan kalkınca, geride hakikat kalacaktır. Bu sayede inşaallah biz de Niyazi Mısri'nin görebildiğini görebiliriz belki. Şüphesiz en doğrusunu Allah-ü teala bilir.

"Kur'an'ın sırrı Fâtiha'da; Fâtiha'nın sırrı besmele'de, besmele'nin sırrı da başındaki 'b'dedir... Ben 'b' nin altındaki noktayım." - "İlim bir nokta idi, onu cahiller çoğalttı." - Hz. Ali (a.s.)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder